Şimdi şaka gibi gelebilir ama sanki üzerinden yarım yüzyıl geçmiş gibi o halimin. O yüzden hala yayında olan (malum, internetteki izlerimizi silmek pek zor) ilk bloğumda yazdıklarım ve kendim arasında uçurumlar var. Yirmili yaşlarımın ortasında başlamışım yazmaya, şimdi otuzlu yaşlarımın ortasındayım, hatta ortasını da gayet güzel bir biçimde geçiyorum. Zaten bu yeniden kişisel blog yazma fikri de eskaza eski bloğumda yazdıklarımı okumamla başladı. Çok ağladım (Hüzünlü şeyler yazmamıştım ama yazdıklarımın hissettirdikleri yüzünden içim burkuldu) Çoğunlukla güldüm. Ve günlük tutmanın ne kadar güzel birşey olduğunu düşündüm.
İkinci blog denemem en yakın kız arkadaşımla 'biz bu diktiklerimizi neden paylaşmıyoruz' fikriyle ortaya çıktı. İki kişilik bir dikiş macerasıydı (halen aklımıza geldikçe birşeyler karalıyoruz). O bloğun başlangıcı da 2011 yılıydı.
Bunca yıl boyunca içimi döküp derdimi anlatmamın yanında çok güzel şeyler kazandım. Blogger arkadaşlarımı en başta. Sosyal medyada ilk bloğumdan blogger arkadaşlarım var örneğin. Sonra yaşadığım şehir Bursa'da çok kıymetli/sevgili blogger arkadaşlarım var. Ve o arkadaşlarım ve onlar sayesinde tanıştığım onlarca, yüzlerce insan...
Tüm bunlar yeniden yazmak için yeterli sebepleri vermişti bana ama blogger arkadaşım Sema'nın söylediği şey bu yazıyı yazmama sebep oldu:
Bir etkinlikte ne hakkında yazdığım sorulmuştu. Ben de eskiden dikiş bloğu yazdığımızı ama artık Vlog olayının popüler olduğunu ve gülerek artık kimsenin blog yazmadığını düşündüğümü söyledim. Ve Sema öyle olmadığını söyledi, daha pek çok şey söyledi ama özetle şuydu anlatmak istediği; '...söz uçar, yazı kalır Fatmacım'
Evet işin özü bu, söz uçar yazı kalır... Hatta Youtube bile kapatılabilir ca'anım ülkemizde (oh daha ilk yazıdan politika) ama yazdıklarımız sonsuza kadar kalacak. Ya da Blogger altyapısı kapatılana kadar :)
Son olarak vizyon/misyon olayı gibi olacak ama bu paragraf ne ile ilgili yazacağım hakkında. İlgi duyduğum, araştırdığım herşeyle ilgili olacak. Bitmez tükenmez craft merakımdan tutun da, bu kış turşuları nasıl kurduğuma kadar. O yüzden bir nickname yada bir blog ismi düşünmedim. Sadece ben.
Son olarak ben yaşarken çok eğleniyorum emin olun, umarım siz de okurken eğlenirsiniz. Çok çok öptüm...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder